DHA’nın haberine nazaran; Türk vatandaşlarının can ve mal güvenliği söz mevzusu olduğunda söz değil, icraat beklendiğinin altını çizen Altun, İsveç’in terör mevzusunda somut ve kalıcı bir siyaset değişikliği yapması icap ettiğini belirterek şu açıklamalarda bulunmuş oldu:

“Teröristlerin Türkiye’ye iadesi ve terör örgütlerinin İsveç topraklarında etkinlik göstermelerine engel olunması eğer olmazsa olmazlarımızdır. İsveç hükümetinin temsilcileri Ankara’ya vardığında kendilerine söylediklerimizle kamuoyuna açık ortamlarda söylediklerimiz içinde hiçbir fark olmadığının altını çizmek isterim. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın devlet adamlığına yaklaşımı da bunu gerektirir. Türk milletinin de aslı sözü birdir.”

“Türkiye eski Türkiye değildir”

Türkiye’nin terör hassasiyetinin İsveç’in NATO üyesi olmak istemesiyle başlamadığına dikkati çeken Altun, terör örgütlerinin İsveç’teki varlığının da birkaç haftalık bir sorun olmadığını belirtti.

Aynı şekilde NATO’nun terörle savaşım mevzusundaki ciddiyetinin de ortada olduğuna işaret eden Altun, şunları kaydetti:

“Bu müracaat öncesinde ‘Türkiye nede olsa ikna olur’ yada ‘Türkiye nede olsa itiraz etmez’ diye düşünmüş olabilirler. Sadece Türkiye eski Türkiye değildir. Artık çıkarlarını her ne pahasına olursa olsun sakınan, her platformda ve her muhatapla göz hizasında ilişki talep eden bir Türkiye var. Bu gerçeğe her insanın alışması lazım.

“NATO’nun İsveç ve Finlandiya tarafınca meşgul edilmesini doğru bulmuyoruz”

Esasen biz bu tehlikeli sonuç dönemde NATO’nun İsveç ve Finlandiya tarafınca meşgul edilmesini doğru bulmuyoruz. NATO üyeliği bir hak değil, ayrıcalıktır. Bu ittifaka katılmak isteyen ülkeler lüzumlu şartları sağlamaları halinde aramıza katılırlar.

“İsveç’in iç işlerine karışacak değiliz”

Hele hele terör benzer biçimde bir meselenin müzakeresi, pazarlığı olması imkansız. Bundan sonrasında nasıl biteceği İsveç hükümetine bağlı. Biz İsveç’in iç işlerine karışacak değiliz.”

“İsveçli muhataplarımız bu durumu kişisel almamalıdır”

Bu mevzunun 2 ülke arasındaki ilişkileri iyi mi etkileyeceğine yönelik bir sual üstüne Altun, şu ifadeleri kullandı:

“İsveç’in NATO üyeliğinin ikili ilişkilerle ilgili bulunduğunu düşünmüyorum. Zira NATO üyeliği İsveç için 3-4 aylık bir meseledir. Üstelik Türkiye onlarca senedir İsveç’in üyesi olduğu Avrupa Birliği’nin bekleme odasında haksız bir şekilde, çifte standartlara maruz bırakılarak tutuluyor; fakat İsveç’le ikili ilişkilerimiz devam ediyor. Demek ki İsveçli muhataplarımız bu durumu kişisel almamalıdır. Türkiye burada ilkesel bir tutum izliyor. Beklentilerimizi de açıkça ifade ettik. İsveç hükümeti bu makul beklentileri karşılamayacaksa kendi bilecekleri iştir.”

Altun, ‘İsveç’in NATO’ya ilişkin bulunduğunu düşünüyor musunuz?’ şeklindeki soruya, “Bu probleminin muhatabı İsveç hükümetidir. İsveç halkı için NATO üyesi bir ülkede yaşamak mı, yoksa bir NATO ülkesinde darbeye teşebbüs eden yada intihar saldırıları düzenleyen terör örgütlerini himaye etmek mi daha iyi bir tercihtir? İsveç’in buna karar vermesi gerekiyor.” yanıtını verdi.

“NATO bir internasyonal örgütten fazlaca daha fazlasıdır”

Türkiye olarak terörü insanlığa karşı bir kabahat; terörle mücadeleyi de evrensel bir mesuliyet olarak gördüklerini vurgulayan Altun, dolayısıyla İsveç’in bu mevzuda adım atmakta tereddüt etmesini yadırgadıklarını ve bunun Türk halkında hayal kırıklığı yarattığını gördüklerini kaydetti.

Türkiye’nin 70 senelik bir NATO üyesi bulunduğunu ve NATO’nun en büyük ikinci ordusuna haiz bulunduğunu dile getiren Altun, “Askerlerimiz Kore’de savaştı. Kosova’dan Afganistan’a kadar dünyanın birçok bölgesine NATO’nun parçası olarak gitti. Bizim nazarımızda NATO bir internasyonal örgütten fazlaca daha fazlasıdır. Açıkçası Türkiye’nin NATO söz mevzusu olduğunda kendini kanıtlamaya ihtiyacı bulunduğunu düşünmüyorum.” dedi.

Altun, Türkiye’nin yapmış olduğu katkılar ve müttefiklerinin güvenliğine olan bağlılığın ortada olduğuna dikkat çekerek, NATO’nun enerjisini koruması, yeni tehditlere cevap verebilmesi, sulh ve istikrara hizmet etmesi için Türkiye’nin elinden geleni yapmayı sürdürdüğünü de sözlerine ekledi.