• DOLAR
  • EURO
  • ALTIN
  • BIST
Devletler arasından hiçbir problem ebediyen yaşamıyor

Devletler arasından hiçbir problem ebediyen yaşamıyor

[ad_1]

Türkiye’nin dış politikadaki normalleşme adımlarından bazı kesimlerin rahatsız bulunduğunu söyleyen Ömer Çelik, bu alanda adımların Türkiye’nin menfaatleri doğrultusunda atıldığını belirtti.

Ömer Çelik: Devletler arasından hiçbir sorun ebediyen yaşamıyor

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısının peşinden açıklamalarda bulunmuş oldu.

Çelik açıklamalarında, hükümetin dış politikada sorunlu ülkeler ile normalleşme ve ilişkileri düzeltme adımlarına gelen eleştirilere yanıt verdi.

“Devletler arasından hiçbir problem ebediyen yaşamıyor”

Bu gelişme sebebiyle bazı çevrelerin bundan hastalık duyduğunu söyleyen Çelik “Son zamanlarda sorunlu olduğumuz devletlerle aramızdaki sorunların giderilmesi için attığımız adımların kimleri rahatsız ettiğini görüyoruz. Devletler arasından hiçbir problem ebediyen yaşamıyor.

Devletler içinde sorunsuz bir alan da ebediyen yaşamıyor. Eğer bu şekilde olmasaydı dış ilişkiler diye bir şey olmazdı. Görüşme diye bir şeye gereksinim kalmazdı. Hiçbir devlet asla kimselerle tamamen sorunsuz yada sorunlu bir dönem yaşamıyor.

Ömer Çelik: Devletler arasından hiçbir problem ebediyen yaşamıyor VİDEO

“Türkiye’nin hak ve menfaatleri…”

Çeşitli zamanda çeşitli mevzularla ortaya çıkıyor. Kimi zaman aynı anda hem sorununuz oluyor hem de işbirliğiniz oluyor.

Sayın Cumhurbaşkanımızın Türkiye Cumhuriyeti’nin hak ve menfaatlerinin korunması açısından devletimizin başı olarak attığı adımların Türkiye’nin hak ve menfaatleri, bölge ve dünya barışı için son aşama kıymetli bulunduğunu, bunun iyi sonuçlar doğuracağını ifade etmek isterim.dedi.

Ömer Çelik: Devletler arasından hiçbir sorun ebediyen yaşamıyor #1

Düzce’de yaşanmış olan zelzele

Çelik’in açıklamalarından satır başları:

“Düzce depreminde ilk andan itibaren devlet orada, tamamlanmamış yok. Resmi makamlar haricinde manipülatif haberlere bakılmamasını istirham ediyoruz.

İnsan hakları örgütlerinin Diyarbakır annelerine ilgi göstermemesini not ettik. Evlatları ardında koşan annelerinin görmezden gelinmesidir. Müthiş bir çifte standart var. Söz mevzusu olan PKK terör örgütü olunca o yırtıcı suskunluk, o tüm vahşeti görmezden gelen, vahşet kadar yırtıcı olan bu suskunluk maalesef devreye giriyor. Biz Diyarbakır annelerini unutmuyoruz. Burada MKYK’mız adına selamlarımızı iletiyoruz.

Türkiye’ye yönelik terör saldırıları

İstiklal Caddesi’ndeki hain hücum sonrasında güvenlik güçlerimizin emekler yaparak faili ve bağlantılarını açığa çıkardığını gördük. Bu Türkiye’nin güvenli bir ülke bulunduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Dünyanın gerçeği bu; ne yapılırsa yapılsın bazı terör eylemleri engellenemiyor.

Güvenlik birimlerinin almış olduğu tedbirler, failin açığa çıkarılması, yakalanması mevzusundaki performans Türkiye’nin terörle savaşım kapasitesini net bir halde ortaya koymuştur.

Pekçok arkadaşımız İstiklal Caddesi’nde vatandaşlarımızla birlikte oldular ve oranın ne kadar acele normalleştiğini gördük. İstiklal Caddesi esnafı o denli kuvvetli bir bildiri verdi ki, İstiklal Caddesi’nin adının ne kadar doğru olduğu anlaşıldı.

Ben de Beyoğlu Belediye Başkanımızla beraber İstiklal Caddesi’ni ziyaret ettim. Şehitlerimizi andık, yaralılarımıza şifa diledik. Beni en fazlaca etkileyen orada hem esnafımızın dirayeti, birlik ve beraberlik duruşuydu. Orada Adana, Tekirdağ, Kars’tan ve pek fazlaca ilimizden oraya gelmiş vatandaşımızı gördüm.

“Orantısızlıktan bahsetmesi başlı başına yalandır”

Bir kısmı iş için bir kısmı çoluk çocuğunu alarak ülkemizi teröre teslim etmeyeceğiz duruşuyla oraya gelmişlerdi. İstiklal Caddesi’ndeki başta esnafımız olmak suretiyle ve tüm yurttaşlarımıza bu duygu ve duruş için şükranlarımızı sunuyoruz.

Hain saldırıdan sonrasında gerek Türkiye içinde terörle savaşım operasyonu gerek sınır haricinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin mücadelesi bazı çevrelerde orantılı olmadığı şekilde yorumlandı. Paris’teki yürüyüşün, duruşun niçin 15 Temmuz’da Türkiye için yapılmadığını fazlaca sorduk.

Bu soruya yanıt veremeyenlerin İstiklal Caddesi’ndeki hain hücum sonrasında bizlere orantısızlıktan bahsetmesi başlı başına yalandır. Türk Silahlı Kuvvetleri sivillerin yaşamı korunması mevzusunda dünyada en kırılgan orduların önderlik yapar.

DEAŞ saldırısı olduğu vakit yanıt verdiğimizde orantısızlıktan bahsetmeyenler, PKK terörüne karşı yanıt verdiğimizde niçin orantısızlıktan bahsediyor. Doğal ki bunun hukuk kuralları, ilkeleri ve prensipleri var.

“Doğal ki hukuka bağlı olarak bu savaşım yürütülüyor”

Türkiye internasyonal hukuka saygılı bir ülke olarak doğal ki hukuka bağlı olarak bu mücadeleyi yürütüyor. Türkiye’nin kendini müdafa hakkını destekliyoruz diyeceksiniz, ondan sonrasında söyleyeceğiniz var ise onları söylemenizin manası olabilir. Fakat asla bunlara girmeden Türkiye’nin terörle savaşım hakkını, anayasal düzenini müdafa hakkını göz önüne almadan Türkiye’ye uyarıda bulunmak ahlaksızlıktır.

Bizlere bu şekilde bildiri bildiri edenlerin hiçbir mesajını tebellüğ etmiyoruz. Orantılılk mevzusunda dünyanın en kırılgan ülkesi biziz. Bizim 1 yıl içinde karşı karşıya kaldığımız terör eyleminin yüzde 1’le karşı karşıya kalanların yasaları iyi mi değiştirdiklerini, hukuku iyi mi zorladıklarını biliyoruz. Bir terör var bir de terör siyaseti var. Terör siyaseti bazı argümanlar kullanıyor.

Ömer Çelik: Devletler arasından hiçbir sorun ebediyen yaşamıyor #2

Askeri operasyonları yaptığımız için bunun neticesi olarak Karkamış’ta roketli havan atılıyormuş. Burada suçlanması ihtiyaç duyulan roketleri, havanları atan terör örgütleridir. Sivil insanların, öğretmenlerin, evlatların üstüne atıyor. O vakit dünyada hiçbir devlet terörle savaşım etmesin; bunu mu söylemek istiyorsunuz? İkincisi tutturmuşlar, bu bir harp politikasıdır diyorlar. Bu bir terör örgütünün dilidir. Cenk iki meşru devlet içinde olur.

Cenk söylediğin vakit Türkiye Cumhuriyeti devleti ile terör örgütünü aynı meşruiyetle gösteren bir altyapı arayışıdır. Terörle savaşım operasyonlarına karşı harp politikası terimini kullanan kim var ise direkt terör örgütünün sözcülüğünü yapıyordur.

“Son yaşananlar haklılığımızı gösteriyor”

Türkiye Cumhuriyeti meşru ve egemen devlet olarak hakkını, anayasal düzenini kullanmaktadır. Bir halde bu dili kullananların, hepsi verdiğimiz kayıplar karşısında bizlere dönük bir vahşetin politikası olarak önümüze geliyor. Son yaşananlar Türkiye’nin terörle mücadelesinin ne kadar haklı ve meşru bulunduğunu bir kez daha göstermiştir.

“KKTC egemen bir devlettir”

KKTC’ni Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci olarak kabul edilmesi, tehdit, şantaj ya da hedefe koyma gibisinden mektuplar yazmalarını, açıklamalar yapılmasını tamamen reddettiğimizi ifade etmek isterim.

İkiye bölünmüş talibi tek temsilcisi Cenup Kıbrıs olarak AB’ye alıyorsunuz. Her insanın şunu bilmesi gerekir; bu adada iki eşit cemiyet var ve KKTC egemen bir devlettir. Hak ve menfaatleri korunması mevzusunda Türkiye Cumhuriyeti sonuna kadar KKTC’ye destek verecektir.

Türk Devletleri Teşkilatları’na gözlemci üyelik sonrası meydana getirilen tehditler utanç vericidir. Gelinen nokta KKTC ve devletimiz için başarıdır. Başından sonuna bunu ısrarla takip eden, o görüşmede bunun gerçekleşmesi için büyük bir diplomatik enerji harcayan sayın Cumhurbaşkanımızın dış politikaya attığı bir imzadır.

“Türkiye kuvvetli bir dış ilişkiler devletidir”

Bu zamanı imzadır, büyük bir başarıdır. Bundan sonrasında inşallah KKTC ile ilgili yeni gelişimleri hep birlikte göreceğiz. Tahıl Koridoru Anlaşması da sayın Cumhurbaşkanımızın girişimleri yardımıyla oldu. Bu dünyanın karşı karşıya kalmış olduğu besin, enerji krizini çözme mevzusunda Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu dirençli siyasetin kilit rol oynadığını kilit şekilde göstermektedir. Türkiye barışın teminatıdır. Türkiye kuvvetli bir dış ilişkiler devletidir.

Meydana getirilen görüşmelerde açıklamaların pozitif yöne evrildiğini görüyoruz. Son olarak terör örgütünün bazı sembollerinin yansıtılması şeklinde unsurlar asla kabul edilemez.

Müttefiklerimizin şunu iyi anlaması gerekiyor; sizin egemenliğinizin altında terör örgütleri bu faaliyetleri yapabiliyorlar mı? Buna göz yumuluyorsa bu aslına bakarsanız iki yüzlülüktür. Şu şekilde düşünsünler; İsveç ya da Finlandiya’nın buradaki büyükelçilikleri ya da başkonsolosluklarına DEAŞ sembolünü yansıtılması onlar için ne ifade eder? Esas sorun şu; söz verip de tutmayan fazlaca bağlaşık ve batı ülkesi gördük.”

Ömer Çelik: Devletler arasından hiçbir sorun ebediyen yaşamıyor #3

Kılıçdaroğlu’nun açıklayacağı vizyon belgesi

Sayın Kılıçdaroğlu’nun hakikaten vizyon belgesini açıklamasını arzu ederiz. Yeni problemler, yeni meydan okumalar var dünyada. Siyasetin iyi mi çözüm önereceği mevzusunda yarışmak istiyoruz biz.

Demokratik politika toplumun taleplerinin siyasal düzeyde temsil edilmesi anlamına gelir. CHP zamanı süresince toplumun taleplerinin vesayet adına budanması temelinde bir temsil geliştirdi. Dar bir anlayış içinde devleti tanımladı, toplumu karşı konumlandırdı ve siyaseti boğdu.

Sayın Kılıçdaroğlu’nun politika vizyonunun nasıl sonuçlanacağını göreceğiz. Siyasetin projeler, vizyon düzeyinde yarışması toplumumuza karşı ödevimizdir.

Siyasetimizi yeni ortaya çıkan meydan okumalar karşısında reformlar geliştirerek, Türkiye’nin altyapısını, üstyapısını önümüzdeki yüzyıla hazırlayarak aslına bakarsanız gösteriyoruz.

Geçmişte askeri, yargı vesayeti ile engellemeye çalışıyorlardı direndik, mücade ettik. Günümüzde yalan siyaseti olarak karşımıza çıkıyorlar. Siyaseti rekabet alanı olarak görelim, kimlikçi bir husumet alanı olmaktan siyaseti çıkarmak her insanın boynunun borcudur.

Biz yaratı siyaseti hayata geçirmeye çalışıyoruz, onlar engellemeye çalışıyorlar. Terörle mücadeledeki tavırlarında, TOBB şeklinde büyük projeler karşısında yaptıkları açıklamalarda görüyoruz. Suriye’de mücadelemizde iyi mi eleştirel yaklaşımlarını görüyoruz. Keşke bu tarz şeyleri yapmasalar ve vizyonda rekabet etsek. Karşımıza bir vizyon çıkarsa o vizyon temelinde rekabet etmek, politika üretmek için sabırsızlanırız. Kendimize güveniyoruz. İnşallah gene bir Zihni Sinir projesiyle karşı karşıya kalmayız.

Yunanistan’ın Mısır çıkartması

Yunanistan Dışişleri Bakanı’nın son düşmüş olduğu durum, dış ilişkiler, dış siyaset tarihinde böylesine zavallı duruma fazlaca azca düştüğünü gördük. Son olarak Libya’ya gitti. Uçaktan inecek iken, Libya Dışişleri Bakanı’nın orada bulunduğunu öğrenince, havaalanında uçaktan inmedi. Çocukça tavırla, uçağın kapısını kapattı, havalandı.

Yine Bingazi tarafına gitmek için iniş izni istedi. Libya hükümeti iniş izni vermedi. Bunun üstüne Malta’ya gitti, uçağın sinyalini kapatarak, Libya’nın egemenlik haklarını çiğneyerek Bingazi’ye gitti.

Bu şekilde saçma sapan hareket edilebilir, ne kadar zavallıca tutum. Tek motivasyonları Türkiye aleyhine ne iş yaparız. Akdeniz’deki anlaşmayı berhava etmek suretiyle, BM’yi meşru hükümetini yıkmaya çalışan diğer güçlere destek vermek için gitti. Kendi aramızda şöyleki komiklik yapmıştık.

Cumhurbaşkanımızın Mısır’la görüşmesi gerçekleşince, Dendias oraya gider dedik. Türkiye’nin aleyhine hangi imzayı atarız diye bir motivasyon içinde oldukları için. Türkiye ile Mısır ilişkilerinde Doğu Akdeniz’de bazı adımların boşa çıkmasından korkarak bunu yapıyor.

Bu bir devletin dış politikası değil; bu bir çadır dış politikasıdır. Türkiye ve Erdoğan karşıtlığına konumlanmış bir şey bu. Hepimiz biliyor ki, Avrupa’nın şımarık evladı, Avrupa’nın başına da bela.

Bazı kültür kodları yüzünden bu tarz şeyleri yönetim ediyor. Türkiye aleyhine kimin peşine giderseniz gidin bir faydası olmayacaktır. Yunanistan’ın zor zamanlarında, ekonomik kriz yaşadılar, organik afetler yaşadılar, Türkiye bunu istismar etmedi.

Türkiye aleyhine yapmış olduğu faaliyetleri hepsini not ediyoruz. Türkiye’nin başka ülkelerle ilişkisini geliştirmesinin peşinden gene o ülkelere gideceklerse, Türkiye’nin halihazırda verimli ilişki olan ülkelere gidilecekse, öyleki adımlar atacağız ki, Miçotakis ile Dendias havada dolaşmaktan yere inemeyecekler.”

[ad_2]
Kaynak: webhane.com

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN